Bu sitede sünnetle ilgili (genellikle karşıt sitelerden) İngilizce makalelerin çevirileri bulunmaktadır. Makaleler arasında herhangi bir düzen yoktur, bazen bir bilgi diğer makalede tekrar edilmektedir, ama sağ tarafta kaba bir sınıflandırma yapılmıştır.
Bu arada, Türkiye'de ilk defa konuyla ilgili bir kitap yayınlandı: Kuraldışı Yayınları, Nil Gün, Sünnet : Sünnetle İlgili Yalanlar ve Gerçekler
Bu site yalnız bilgi amaçlıdır ve tıbbi tavsiye ve bakımın yerini tutmaz.
"Güya sünnetin temizlik bakımından faydası varmış; sünnetsizlik yüzünden hastalıklar oluyormuş. Pekâla, bunu kabul edelim. Lakin binde bir kişide tesadüf olunan bu hastalıklar için bütün Müslüman çocukların mühim bir uzuvlarını hayatları bahasına ve din uğruna kestirmekte mana nedir? Bence ileride vukua gelmesi muhtemel hastalıklar için [çocuğu] sünnet ettirmek, ileride apandisiti patlar diye bütün çocuklarımızın apandisitlerini çıkartmayı tavsiye etmekten farklı değildir."
Prof. Dr. Cemil Topuzlu (1934)
(Prof. Topuzlu'nun makalesini kuraldışı yayınları sitesinde okuyabilirsiniz.)
Söz konusu sünnet olduğunda, öyle sanıyorum ki
amaçlanan, cinsel ilişkiyi azaltmak, cinsel organı zayıflatmak,
ve bu şekilde erkeğin mutedil olmasını sağlamaktır. Bazı insanlar
sanırlar ki, sünnet, erkeğin yapısındaki bir bozukluğu gidermek
içindir - ama buna herkes kolaylıkla cevap verebilir : Nasıl
olur da tabiatta yaratıklar dışarıdan düzeltmeyi gerektirecek
kadar eksik olabilirler, hele bu özellikle üstderi
(sünnet derisi) gibi işlevi açık seçik belli olan
bir yapı ise?
Viktorya
döneminin doktorları sünnetin penisi hissizleştirdiğini, mahrum ve
etkisiz bıraktığını çok iyi biliyordu. Ne var ki çok geçmeden sünnetin
sarayı, felci, tutulmaları, elephantiasisı, veremi, ekzemayı,
yatak-ıslatmayı, kalça çıkığını, ıslak rüyaları, siğilleri, baş
ağrısını, tedirginliği, histeriyi, göz bozukluğunu, aptallığı, geri
zekalılığı, ve deliliği tedavi ettiğini ileri süreceklerdi. Aslında tıp
tarihinde hiçbir prosedürün sünnetten daha fazla hastalığı tedavi
ettiği veya iyileştirdiği ileri sürülmemiştir. Bugün sünnet için ileri
sürülen gerekçeler güncel korku ve endişelerle oynayacak şekilde
yenilemiş durumda, ama birgün bunlar da mantık dışı olarak kabul
edilecekler. En son sünnetin kanseri ve cinsel yolla bulaşan
hastalıkları engellediği iddiası tamamen çürütüldüğüne göre,
sünnetçiler hiç şüphesiz yenilerini bulacaklardır. Eğer sünnetçiler
gerçekten sadece tıbbi-gerekçelerle hareket ediyor olsalardı, bu
uygulamanın kafatası delme, hadım etme, ve sülükle kan çekme ile
birlikte çoktan tarih olması gerekirdi.
"Tanrı Hz. Muhammed'i insanları İslam'a çağırması için gönderdi, bir sünnetçi olarak değil"
"Osman Ibn-al-As bir sünnete davetliydi, ama gelmeyi kabul etmedi, sebebi sorulduğunda, Muhammed zamanında sünnet etmediklerini, ve böyle davetler de olmadığını söyledi"
Cinsel
zevk ve cinsel aşkın ifadesi için tasarlanmış beyin sisteminin
daha başlangıçta korkunç derecede büyük bir acı
ile şartlandırılmasının psikobiyolojik sonuçlarının olmaması
düşünülemez. Bu tür bireylerde, daha sonraki
bütün cinsel zevk deneyimleri, artık
bilinçaltı-bilinçdışına gömülmüş bir
cinsel acı zemininde yaşanmak zorundadır.
Bu nörofizyolojistin kanaati, erken zamanda yaşanan bu tür
jenital acı deneyimlerinin, beyindeki sado-mazoşist davranışların
şartlandırmasına katkı sağladığıdır.
Öfke ve intihar davranışlarının, ister yenidoğan döneminde,
isterse çocukluk-ergenlik öncesi dönemde yapılsın, ne
kadarının sünnet ile tetiklendiğinin sorusunun sorulması gerekir
"Mastürbasyon
konusunda yapmamız gereken bence şu : ilgili vücut organlarını
öyle bir hale getirmeliyiz ki, alışkanlığa devam etmek ağrı verici
olsun, bu durum da vazgeçirici olsun. Bu amaçla, eğer
penis üst derisi uzun ise, erkeği bugün ve belki de gelecek
için mahrum bırakacak şekilde sünnet etmeliyiz. Operasyon
ayrıca, kloroform altında yapılmamalı, öyle ki hissedilen acı
çocuğun zihninde, yok etmeye çalıştığımız alışkanlık ile
hatırlansın."
Tıp
literatürü insan prepusundan (sünnet derisi), doğrudan
ya da dolaylı olarak; "bir deri parçası" diye söz eder.
Anatomik olarak bu tanım, yanlıştır. İnsan prepusu sinir uçları
açısından zengindir, ve holokrin bezlerini içerir.
(ör., Tyson bezleri) (insan penisindeki duyusal sinir
uçlarının gelişimi için Sommerova, 1976; Halata ve
Munger, 1986; Dail ve Evan, 1974 çalışmalarına bakılabilir).
Yüzey alanı açısından insan üstderisi penisin yaklaşık
olarak %36'sını, yani üçte biri demektir. (Ritter, 1992).
İnsanın üreme organlarının bir parçası olarak prepus
önemsiz olmaktan çok uzaktır.